Günümüzde işletmeler ve kurumlar toplumu oluşturan birçok farklı kesimle ilişki içindedir. Başarılı olup olmamaları ise bu kesimlerle olan ilişkilerini yönetebilme becerilerine bağlıdır. İşletme ve kurumların ilişkide oldukları çoğu yapılar aslında bu yapıların paydaşıdır. Paydaşlar, kurum ve işletmelerin başarılarını doğrudan etkileyen veya etkilenen yapılardır.Paydaş kelimesinin birçok tarifi vardır. Biz, en kısa ve öz açıklayan birkaç tarife bakalım. Paydaşlar: Kurumlara, işletmelere fayda sağlayan ve kurumlardan-işletmelerden çıkarları olan bireyler ve kurumlardır. Freeman paydaşı; “Organizasyonel amaçların başarılmasını etkileyen veya başarısından etkilenen bir grup veya kişi” olarak tanımlamıştır.Bir başka tarifte ise paydaşlar; Bir organizasyonun faaliyetlerinden doğrudan ve/veya dolaylı olarak etkilenen tüm kesimler olarak gösterilmektedir. (paydaşlar (stakeholders) / Coşkun Can aktan- Deniz Börü) Değişen dünya ile birlikte işletmelerin ve kurumların paydaş kavramına yeni paydaşlar eklenmiştir. Bu yeni paydaşları, medya, sivil toplum kuruluşları, müşteri sözcüleri, çevreciler, banka ve finans kurumları şeklinde sayabiliriz.Paydaşlar işletme ve kurumlar için hayati önem taşımaktadır. Başarılı yapıların, paydaşları ile olan ilişkilerinin sağlam, samimi ve güçlü olduğunu, başarısız yapıların ise paydaşın önemini fark etmemiş, işine geldikçe çevresi ile ilişki kurmaya çalışan samimiyetten uzak, kendince kurnaz yapılardır. O yüzendir ki; yenidünya düzeninde üç erk yerine beş erk kabul edilmektedir. Yasama, yürütme, yargının yanına medya ve sivil toplum kuruluşları eklenmiştir. Yenidünya düzeninde bu beş erkin de birbirinden bağımsız ama temel doğruları ortak, bir araya gelebilir, yapıcı eleştirilere açık bir durumda olmaları gerekmektedir. Bir erkin diğerini yok saydığı, saygılarını ve otoritelerini zedeleyen girişimde bulunmaları ise yenidünya düzenindeki demokrasi kavramının dışında kalmak demektir.Bu beş erkte, kendi içinde kuralları olan, özsaygılı, toplumsal sorumluluklarını kazanmış, içinden çürük elmaları temizleyebilen yapılar olmak zorundadır.Özellikle halktan kopuk yapıların iletişim kanalları ya koparılmıştır ya da kopmuştur. İletişim kanalı kapalı olan kurumların ve işletmelerinin, yüzde onunda iletişim kanalları bir sebepten kopmuşken, yüzde doksanının ise iletişim kanalları birileri tarafından koparılmıştır. Paydaşlar konusunda uzun yıllar akademik çalışmaları olan Freeman’a göre; “İşletme dışı gruplarla ne kadar güçlü ilişkiler olursa, ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi o kadar kolaylaşacak, aksi halde ilişkiler kötüleştikçe ortak hedeflere ulaşılması zorlaşacaktır.”Demek ki; paydaşlarınızın ve iletişiminizin olabilmesi için “ Çevreniz ile ortak hedef ve amaçlarınızın olması gerekmektedir. Ortak hedeflerinizin ve amaçlarınızın oluşabilmesi için de sadece kendiniz gibi düşünen, olaylara aynı pencereden bakan, kendin pişir, kendin yeci paydaşlarla oturup kararlar almak veya ben yaptım olducu zihniyetlerden uzak durmak gerekmektedir.Çağımıza ne dersiniz bilmem. İster bilgi çağı deyin, isterse uzay çağı, teknoloji çağı deyin ama çağımız, iletişim çağıdır.  Çağımız yeni sosyal yapıların farkına varıldığı ve öneminin kavrandığı çağdır.             Saygılarımla. A. Tufan Güven