Yaşamın olabilmesi için iki temel öğe vardır, hava ve su. Su, Devletler arasında savaşlardan tutun, ayni ülkede köyler arası, hatta köy içinde yaşayan insanlar arasında bile savaşlara, kan davasına varan çatışmalara sebep olmuştur.

Medeniyetler su kenarlarında başlamış, suyun kullanımı kural ve kaidelere bağlanmıştır. Suyun zaman, zaman yokluğu kıtlıklara, salgın hastalıklara, büyük göçlere sebep olmuştur.

Su kullanım yerine göre kendi içinde sınıflandırılır. İçme suları, tarımda kullanılan sular, Sanayide, madencilikte kullanılan sular.

Birde, kullanılması sakıncalı sular vardır. Buna da suyun geçtiği yerdeki veya kaynağında etkilendiği kimyasallar neden olur.

Bu nedenle dünyanın her ne kadar yüzde yirmi dokuzu karalardan, yüzde yetmiş biri sulardan oluşsa da Dünyadaki suların ancak % 0.3'ü kullanılabilir ve içilebilir özelliğe sahiptir. Tatlı su kaynaklarının % 87`si kutuplarda ve yeraltında hapsedilmiş olup akarsularda bulunan su ise toplam su miktarının ancak ‰ 1`dir. Su, sanıldığı gibi bol bir kaynak değil aksine kıt kaynaklardandır.

Şehirlerde su ile ilgili şu haberi önemsiz gibi algılarız. “ şehir su iletim hatlarında kayıp/ kaçak oranı ortalama yüzde kırk beştir.” (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı verileri.) bu kayıp kaçak oranı ilimiz de yüzde 32 dir. Rakamlara bakınca aslında bu haberin önemsiz olmadığını, bizlere bir uyarı niteliğinde olduğunu hemen anlarız.

Şehrimizin su kaynaklarına bakarak susuz bir yaz mı? Yoksa Suyun bol olduğu bir yaza mı girdiğimizi hemen anlaya biliriz. Şehrimizin su kaynakları üç tanedir. Birincisi; Çokrağan, ikincisi; Küçükler barajı. Üçüncüsü ise; yer altı su kaynaklarımız. Bu üç su kaynağımızın toplam su hacmi 18,84 hektometre küptür. Birde inşaatı devam eden üç barajın gelecekte tutacağı su miktarı 4.3 hektometre küp olacak. İlimizin bu günkü ihtiyacı 20 hektometre küp. Yani kaynaklarımız ve ihtiyaç arasında ilimiz açısından 1,16 hektometre küp şimdiden açık var.

Bu açık miktarının yanı sıra bir diğer kötü haber ise üç su kaynağımızdan olan küçükler barajında geçen sene doluluk oranı yüzde 65 iken bu sene doluluk oranımız şu an için yüzde on beş. Bu nedenle, İnşaatı devam eden barajların ivedilikle bitirilmesi ve yeni ilave barajların yerinin tespit edilerek derhal ihaleye çıkılarak inşaatlarının başlanması şehrimiz için son derece hayati bir durumdur.

Bunun dışında bizlere de vatandaş olarak görevler düşmektedir. Atanmış ve seçilmişlerimizi artık şahsi konularımızla meşgul etmek yerine şehrin genelini ilgilendiren konuları içeren taleplerde bulunmalıyız. Diğer bir konuda suyu doğru, daha verimli kullanmalıyız.

İlimizin ve ülkemizin, uzun vadede bazı üretim konularında daha az su kullanımı gerektiren ister sanayi üretiminde olsun isterse de madencilik sektörlerin de olsun daha az suya ihtiyaç duyulan branşlar seçilmelidir.

Tarımda vahşi sulama yerine damla sulamaya geçilmelidir. Ayrıca tarımda dünya piyasalarında fiyatı yüksek olan daha az suya ihtiyaç duyan ürünler seçilerek, üretimine acilen geçilmesi gerekmektedir.

“Su gibi aziz ol.” sözü bu topraklarda çok büyük minnettarlık ve kişiyi yükselten bir anlam içerir. Şehrimizin susuz kalmaması için çalışma yapanlar ve suları doğru kullanılanlara “ su gibi aziz ol. ”sözü Çok güzel yakışıyor. Sizce de öğle değil mi?

Saygılarımla. A. Tufan Güven.