Havalar ısındı. Daha verimli olmak, sosyal hayatta ve ikili ilişkilerde tahammülüarttırmak daha kaliteli hale getirmek için bir yerlere gidip günlük rutin işlerden birkaç saat ve birkaç gün uzaklaşmak gerekir.  Çünkü “dinlenmede bir çalışmadır”.
Buna inananlar ya tatillerini bitirdi geldi. Yâda çoktan tatil planlarını yapıp, tatilgüzergâhlarını bile hazırladılar.
Tatile gittiğimiz yerdeki insanların ne kadar şanslı olduklarını hep düşünmüşüzdür. Mutluğu uzaklarda aramaya alışmış bizler tatil bölgesindeki insanların üçyüzatmışbeş gün altı saat hep tatil modunda olduklarını düşünürüz. Ölüler dirileri her gün helva yediğini sanması gibi bir şey bizimkisi işte.
Tatile gittiğiniz yerdeki meslektaşlarınıza hiç sormak aklınıza geldi mi bilmem. Geçen sene kaç defa denize girdiklerini veya bu sene ne kadar süre ile denizde kaldıklarını?
Esnafsanız, Karadenizdeki uzun gölün çevresindeki esnafa hiç sorduk mu? Gölün etrafından en son nezaman yürüyüş yaptıklarını?
Önemli olan o tatil beldelerinde yaşamak değildir. Önemli olan o tatil bölgelerine gidebilecek planları yapa bilmek ve buralara her şeyimiz olan çocuklarımızı götürebilmek için bazı kötü alışkanlıklarımızı bırakarak elde edeceğimiz artan paralar ile onları birkaç günlük tatillere çıkarabilmemizdir.
Mutluluğu uzaklarda aramaya gerek olmadığı gibi tatili ve destinasyonları uzakta aramaya, çok zaman ve para harcamaya aslında hiç de gerek yok.
 İşimi bırakıp uzaklara gidemiyorum. O kadar bütçem yok. Çocuklar gelemiyor, bizde birkaç günlükde olsa bir yere gidemiyoruz.Tatil mi? Siz gidin biz gelemiyoruz. Bahanelerini duyar gibiyim.
İyi pazarlama sonunda popüler olan tatil beldelerine gidenler gibi gaza gelmemek lazım. Kurudere köyünden menderesin doğduğu noktayı görmeniz, kalyondaki cam terastan kalyona bakmanız. Gürlekte, Banaz köyde alabalık yemeniz. Comburt yaylasında şöyle yavaş, yavaş etrafa baka, baka arabayla gitmeniz veya doğa yürüyüşüne çıkmanız, Yaşamışlar köyüne doğru yol almanız, Göletlerimiz çevresinde yürüyüş yapmanız, şehrimizin içinde ve yakın çevresindeki doğa içinde natürel gıdalar sunan işletmelerde bir kahvaltı yapmanız. Bir yemek yemeniz bile size lazım olan tatil ve günlük rutin işlerden uzaklaşma fırsatı verip, enerji depolayıp geri dönmenizi sağlayacaktır.
Paranız ve zamanınız varsa. Muğla Akyaka’ya 350 kilometre gidip Azmak’ı görmeye gidebilirsiniz tabi ki. Eğer paranız ve zamanız çok yoksa, Işıklı’yı geçince Gökgöl köyüne gidip, aile restorandan Adnan ve Akın Karaman,Muhammet Bayık, Taner Akardanhizmet alıp, balık yiyip, demlikten çay içip, kazları ve balıkları besleyerek gölün o güzel manzarasını seyredebilirsiniz.
Her zaman söylediğimiz bir şey vardır. Turizm bir kümeleme işidir. Konuyu çevre illerle birlikte düşünmek ve“Şehrinizi tanıtmaya önce şehir yaşayanlarından başlamak lazım.” Diye. Ve bunun içinde çevrenizi araştırmak ve doğru tanımak ve tanıtmak lazım. Tanıtım da sanıldığı kadar zor bir şey değildir; Çok paralara, çok personele falanda ihtiyaç yoktur. İhtiyacımız olan şeyler; Güçlü tarafsız yerel basın, okular da resmi kurumlarda seminer veren Turizm müdürlüğü çalışanları, başka şehirleri gezdirmeden önce kendi şehrindeki yerlere ücretsiz turlar düzenleyen Belediye ve sivil yapılara ve bu çalışmaları gönüllü yapacak sivil toplum kuruluşlarıdır..
Saygılarımla.