Hafta sonu İstanbul’da kısa adı TSYD olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin il temsilcilerinin toplantısı vardı. Toplantıya katıldım.

             Hafta sonu İstanbul’da kısa adı TSYD olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin il temsilcilerinin toplantısı vardı. 2 gün süren ve  ilk kez düzenlenen bu toplantıya Uşak temsilcisi olarak katıldım. TSYD Başkanı Oğuz Tongsir  yurdun dört bir yanından gelen il temsilcilerine hitaben;” biz herkesi kucaklamak istiyoruz. Hangi görüşten olursa olsun, herkese kapımız açık. Anadolu ile daha da güçleniyoruz” diyerek tek kırmızı çizgilerinin Atatürk olduğunu söyledi. Görev yaptığı yedi yıllık sürede yaptıklarını anlattı, tesisleri gezdik, gördük ki inanılmaz işler yapılmış. Başkan Tongsir ve  ekibini kutlarım. Sporun S’sinin yanına Siyasetin S’sini sokmadığı için ayrıca kutlarım kendisini. Siyasetin girdiğinde neler yapıldığını anlattı temsilcilerimiz. Yolu olmayan stad olur mu ? Varmış  meğer. 600 kişilik basın tribünü olan stadımız da varmış. Kimbilir daha neler, neler…! 
              Sayın Tongsir, kendi söyledi yaşım yetmiş diye. Gördüğüm kadarıyla yaşı yetmiş ama işi bitmemiş. Daha da yapacakları var. Özellikle spor duayenlerinin yer aldığı müze beni çok etkiledi. Özellikle bir Beşiktaş’lı olarak Kazım Kanat’ın meşhur fetür şapkasının yer aldığı bölümü görünce hüzünlendim. En uçta yer alan yakın zamanda kaybettiğimiz Halit Kıvanç abimiz, bölümündeki mikrofondan dünya kupası maçını anlatıyor gibiydi. Bir dakika sessizce dinler gibi durakladım. Anılarını okumamıştım. Hakim olarak atandığı Batman’a eşek sırtında giden ama sonunda spor dünyasının içinde altın harflerle yerini alan Halit Kıvanç abimizin bu yönünü Batman’ lı arkadaşımız anlattığında öğrendim. Ne ilginç değil mi? Ama bir eksik vardı sanki; bir düdük, Dünya kupasında ilk düdük çalan hakemimiz Doğan Babacan’ın düdüğü… 
                 Kısacası Sayın Tongsir başta olmak üzere, sağ kolu, ( her ne kadar cimri, katı kurallı olsa da,bir kış günü yağan karın altında stadın kapısında bekleten, bir daha yapma der gibi  kulağımdan çeken,  donmak üzere olduğumu görünce de yüreğinin sesini dinleyerek beni içeri alan) Birgül hanıma ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum, iyi ki varlar…