Aybey Mahallesi’nin simge isimlerinden, espirileri ve nüktedanlığıyla ünlü ‘Şekilli’ lakaplı Güngör Şenlier’i, takım elbiseli, boynunda kravat, başında...

Aybey Mahallesi’nin simge isimlerinden,espirileri ve nüktedanlığıyla ünlü ‘Şekilli’ lakaplı Güngör Şenlier’i, takım elbiseli, boynunda kravat, başında fotür şapka ile görünce şaşırmadım desem yalan olur. ‘Abi bu ne hal, kravat falan’ dediğimde; ’İlk önce evlendiğimde takmıştım bu kravatı, şimdi ikinci kez taktım’ dedi.Belediye Kent Müzesi’ndeki törene çağrılmış, plaket verilecekmiş. Zira kendisi zaman zaman gelir giderdi Kent Müzesi’ne. Kendisi ayaklı kütüphane gibiydi. Bildikleriyle katkıda bulunurdu. Kent Müzesi’nde arkeolog olarak çalışan Cengiz Doğan’ın hazırladığı ‘ Yedi Kapı,70 Zanaat, Geçmişten Günümüze Hünerli Eller’ isimli kitabının tanıtım toplantısı için gelmişti. Uşak’ın çeşmelerini, hanları-hamamlarını, tarihi yapılarını bilirdi. Uşak’ın 65 yıllık tabakhane tarihinin yaşayan son temsilcilerinden birisi olarak 65 yıl çalıştığı tabakhanede esnaflık yapanların, çalışanların isimlerini cebinde taşıdığı küçük defterinde taşırdı. Bu sırada kendisiyle bir süre sohbet etme fırsatım oldu. Cebinden çıkardığı küçük defterinde 13 yıl önce vefat eden babamın isminin yazılı olduğu sayfayı gösterdiğinde bir hoş oldum. Babam da yurt dışına gitmezden önce dericilik etmişti. ‘Anagayışın Tahir’ lakabıyla tanınırdı babam.Bizim mahallenin semböl ismi, Güngör abiyi çocukluğumdan beri hep güler yüzlü, pozitif enerjili, dobra sözlü olarak bilirim. Hergün sabahın erken saatlerinde elinde çıkını, tabakhaneye gider gelirdi. Lafını kimseden esirgemezdi.  Uşak kent tarihinin yaşayan efsane isimlerinden 83 yaşındaki Şekilli lakaplı Güngör Şenlier,1950 yılında çalışmaya başladığı tabaklıktan (dericilikten) 2015 yılında emekli olmuştu. 65 yıl içinde  tabaklık mesleğini yapan,  gelmiş geçmiş , yaşayan veya vefat eden tabak esnafı ve çalışanlarının tek tek isim ve lakaplarını derleyip topladığı defterini yanından ayırmıyor ve gözü gibi saklıyor.

‘Zamanında Uşak Şeker Fabrikası’ndan sonra Uşak’ın en büyük gelir kapısı olan tabaklık mesleğiydi. Bu meslek sayesinde bir çok insan evlerine ekmek götürüyordu ’….

Uşak ve Türkiye ekonomisine uzun yıllar katkıda bulunmuş ve bulunmaya da devam ediyor. Mutlaka her ailede, eski ismiyle bir tabak(derici) bulunurdu ‘diyen Güngör Şenlier,şunları söylüyor ”Uşak’ta ilk tabak esnafı Bakkalbaşılar lakaplı Nuri Bakkalbaşı idi. Dokuzsele deresinin sağlı sollu her iki yanında sıralanan tabak esnafının sol tarafı Bakkalbaşılar ile başlar ,Veyisin Ali lakaplı  Ali Alpkaya  ile son bulurdu. Sağ tarafı ise Şenliklioğlu lakaplı Abdullah Şenliklioğlu başlar ,Ahmet Okkaoğlu ile son bulurdu’ şeklinde daha dünmüş gibi isimleri tek tek sayabiliyordu .

Tabaklık mesleğinin ahilik geleneğinden geldiğini belirten Güngör Şenlier, zamanın padişahı ile bir tabak esnafının arasında geçen  bir olayı şöyle anlattı, ‘Rivayet odur ki zamanın padişahı tabakhane bölgesine gelir ve dokuzsele çayında deri yıkayanları görünce der ki,’selamün aleyküm piri pişman’esnaf; ’aleyküm selam oğlu babasına düşman’ der esnaf. padişah; ‘altıyı ne yaptın’ diye sorar. Esnaf’altıyı altıya katladım 32’ ye yetmedi’ der. ‘ikiynen nasılsın ‘der padişah,3 ile idare ediyoruz’ der esnaf. Padişah ;’evine hırsız girdi mi’der, Esnaf ‘bir kere girdi,2’ye kapı tıklatıyor ’der. ’sana bir kaz yollasam yolar mısın’der padişah. Allah utandırmasın’ der esnaf. Bu konuşmalardan sonra Padişah mahiyetindekilerle birlikte ayrılır. Mahiyetindekilere sorar ;’Tabak esnafıyla ne konuştuk, ne dedik, anladınız mı, manası nedir söyleyin’ der. Onlar da ‘bir şey anlamadık hünkarım’ derler. Padişah ‘gidin o adamdan öğrenip gelin yoksa kelleniz gider’ der. Bunun üzerine o esnafı bulurlar ve sorarlar. ‘ dayı, padişah sana selamün aleyküm piri pişman ‘dedi. Nedir manası? Bu bedava olmaz ver bir kese altın’ der esnaf. Alır altını cevap verir.’ Tabak, kendi yeteneğiyle deriyi meşin haline getiriyor, tabak olmak isteyen yeni çıraklar , aynı şeklide pişiremeyince deriyi, bu mesleği öğretmeye çalışan pir ,bu durumdan rahatsız olmuş, bu mesleği öğretip öğretmeyeceğine pişman olmuş’ der. ‘Oğlu babasına pişman ne demek? ’ ver bakalım bir kese altın daha der esnaf. ’babası ölsün de ben padişah olayım diye beklenti içinde  olduğu için düşman’ demiş. ‘Peki 2 meselesi nedir’ demişler , ‘ver bir kese daha altın daha demiş esnaf ve anlatmış .’İki ayakla nasıl yürüyorsun demiş bastonla idare diyoruz demek istemiş. ‘Hırsız meselesini sormuşlar, ’ver bir kese altın daha demiş esnaf.’ oğlanı everdim, kızı everdim. Biri kapı tıklatıyor, biri de dünür geliyor demek istiyor’ demiş. ’kaz meselesi nedir peki ?’ ‘ver bir kese altın daha’ O kaz da sizsiniz bu kadar bilgiyi alabilmek için keselerce altın verdiniz, sizi kaz gibi yoldum’ demiş.Anlatılan bu  hikaye tabak esnafının, zekasını, ali cenaplığını, pratik zekalı oluşunu,hoş sohbetliğini, kendine özgüvenin göstergesi olarak dilden dile anlatıla gelmiş…Tarihi yerler, çeşmeler ,hanlar, hamamlar, camiler semtler ,bağ semtleri, Kadınlar Kurnası gibi su kaynakları olmak üzere, bilgi sahibi olan, ahilik geleneğiyle yoğrulmuş örnek bir insan olan Güngör Şenlier, Uşak’ın geçmişini, kültürünü bugünlere ve gelecek nesillere taşımaya devam ediyor. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin.Belediye eski Başkanı Mesut Apaydın döneminde, kendisinin bir anısını paylaşan Güngör Şenlier başından geçen bir olayı anlatmıştı. Belediye Başkanı Apaydın beraberindeki heyetle birlikte Aybey Mahallesi’nde bir toplantıya katılıyor. Klasik seçim öncesi kahve toplantılarından biri. Başkan konuşması sonrası vatandaşlardan istek ve talepleri konusunda görüş alırken, Güngör Şenlier başkana, mahallesindeki bir sorunu  nüktedanlık içinde anlatmak için ; ’başkanım sizden iki ördek istiyorum’ demiş. Başkan Apaydın bu sıradışı istek karşısında sormuş ;’ne yapacaksın iki ördeği’ diye. Güngör Şenlier de cevap vermiş, ’Başkanım yağan her yağmurda, her karda bizim sokak göl gibi oluyor orada yüzdüreceğim’ demiş….