İktisadi ve sosyal olayları etkileyen iki faktör vardır. Bu faktörler hiçbir zaman değişmez. Birincisi iç faktörler, ikincisi ise dış faktörlerdir.

İç ve dış faktörler başarımızı, başarısızlığımızı her zaman belirleyen yegâne etkenlerdir. Dış faktörler kelimesini genellikle çevre etkisi olarak günlük hayatta sıklıkla kullanırız.

İç etkiler mi yoksa çevre etkilerimi daha önemlidir derseniz? Bunun net cevabını vermem mümkün değildir. Ama hangisinin bozulmasını daha kısa sürede düzeltebilirim derseniz, iç etkileri daha kısa sürede düzeltebileceğinizi, dış etkileri ise uzun süre olumlu hale getiremeyeceğinizi, kendimden çok emin bir şekilde söyleye bilirim.

Günümüz dünyasında ekonomiyi etkileyen en önemli faktörde dış etkilerdir. Globalizim tüm dünyada yerini aldığı bir ortamda siz tüm çıkışlarınızı ve planlarınızı iç aktörlere ve parametrelere göre yaparsanız bu planlar sizi başarılı ve mutlu bir hale getirmez. Bir kurşun kalemde dahi onlarca ülkenin üretime girdi bir dünyada siz hesaplarınızı kendinize göre yapamazsınız.

Bu günün dünyasında iç ve dış faktörleri yakından takip etmek önemlidir. Bunun için ise çok farklı kesimler, çok farklı insanlar ve ülkelerle iletişim içinde olmanız gerekmektedir.

Fabrikasında, iş yerinde, sivil toplum bürosunda sadece ve sadece kendi ilinin hatta kendi ülkesinin haritası olanlar değil. Hem ilinin hem ülkesinin hem de dünyanın haritası olanların başarılı olduğu bir çağda yaşıyoruz.

Fabrikasından, iş yerinden, sivil toplum kuruluşundan evine, evinden tekrardan buralara giden bir işverenin, esnafın sivil toplum kuruluşunun başarılı olması, doğru kararlar alması mümkünmüdür? Bence başarılı olması ve sağlıklı kararlar alması mümkün değildir.

Sadece kendi görüşünden olan partililerle irtibatlı olan bir siyasinin de başarılı olması günümüzde artık mümkün değildir.

İletişimin kesildiği yerde huzursuzluk başlar, başarı biter. Günümüzde tüketici ve seçmen için her şey kafa karıştırıcıdır. Medyada, günlük hayatta, konuşulan konular o kadar fazla ve o kadar birbirinin zıttı olarak karşısına çıkmaktadır ki; Tüketici için düşünmeden alış veriş yapma, düşünmeden oy verme artık son bulmuştur. Tüketici bir şey alırken kılı kırk yarmakta. Seçmende oy vermeden evvel herkesin bilgisine müracaat etme gereği duymaktadır.

Tüketici ve seçmen sormakta ama kararını yine kendince vermektedir. Eskiler bilir yeni neslin bilmediği bir satış yaklaşımı vardır. Eskiden garajlara vardığınızda, ulaşım firmalarının elamanları, siz garaja adım atar atmaz, biletinizi almış olsanız dahi, sizin kolunuza girer, önce nereye gideceğinizi sorar. Yazıhanesinin önüne götürür. Ankara’yı boş ver. Sen Kastamonu’ya git daha iyi der. Sizi bilet satıcısına teslim eder. Yeni avları yakalamak için hızla yanınızdan uzaklaşırdı. Günümüz insanı ne böyle satıcı ve pazarlamacı, siyasetçi istemediği gibi böyle ısrarcı firmanın ürünü almıyor. Böyle bıktırıcı yaklaşımda bulunan partilere oy vermiyor.

Satış öncesi tüketicisini aramamış. Satış sonrası müşterisinin kapısını çalmamış firmaların bir günde yok olduğunu hepimiz görüyoruz. Seçim önü ve sonrası seçme nasılsın diyerek ses tonunu hatırlatmamış siyasilerin partilerinde zaman, zaman ne kadar büyük sıkıntılara ve seçimler arası oy farklılıklarına uğradıklarını hepimiz biliyoruz.

İçsel faktörlerde yapılan hatalar dışsal faktörleri etkiler. Dışsal faktörler ise bu gün ve yarın yaşayacağınız sorunların belirleyicisidir.  Çağımızda, sadece müttefikleri ile değil, her ülke ile görüşen ülkeler. Sadece müşterisi ile değil tüm tüketicilere ulaşabilen firmalar, sadece kendine oy vermiş değil, tüm seçmenlere ulaşan partiler başarıyı yakalayabilir.
Saygılarımla.