DEĞİŞİMİ OKUYAMAYAN KAYBEDER.
Bu hafta başında, Türkiye’nin İdlib’e gireceği haberlerinin arkasından, dövizde dalgalanma, borsada hisse senetlerinin değerinde düşüş oldu.ABD’nin Türk vatandaşlarının vize uygulamalarını askıya alma kararı bunun en büyük nedeni gösterildi.
Başta Türkiye’nin İdlib’e girme kararı ve ABD konsolosluk çalışanlarının fetö örgütü ile bağlantılarının tespiti ve bunların tutuklama kararının alınması ABD’yi gerdi.
Her olaya hızlı ve fevri tepki veren Trump yönetimi, bu seferde fevri ve hızlı tepki vermekte gecikmedi. Ve Vize uygulamalarını askıya aldığını açıkladı. Sakin ama hızlı düşünüp hızlı karar veren bir Türkiye’de ayni anda kararını açıkladı; “Bizlerde ABD vatandaşlarının vize başvurularını askıya aldık.”
Globalizmi uygulamaya koyanlar, globalizmi uygulamaya koymaya başladıkları andaki diğer değişkenleri hesap edemediklerinden, dünyadaki değişimleri okuyamadılar. Kararları aldıklarından, uygulamaya geçtikleri ana kadar bile dünya artık eski dünya olmadığını göremediler.  Globalizmi destekleyen devletler eskiden uzun vadeli yapmış oldukları planlar sayesinde dünyada güç olmalarını sağlıyorlardı. Bu sayede istedikleri ülke üstünde, istediklerini yapabiliyorlardı. Bu konuda güvenleri tamdı. Çünkü birkaç Afrika kıtası ülkesinde güçlerini test etmişler, başarılıda olmuşlardı. Her ülke ayni sanıyorlardı.
İngiltere bunu fark etti. AB den çıkma kararı aldı. Haklıydı. Dünya eski dünya değildi. Hızlı kararlar alamayan. Hızla değişemeyenler, yok olmaya mahkûmdu. Hızlı karar al. Hızla uygula. Hızla değiş. Hızla denetle.  Bunu hayata geçirmeyen, İster insan, ister şirket, isterse devlet olsun bundan olumsuz etkilenmemesi mümkün değildi.
Türkiye Cumhuriyeti bunu fark etmiş, buna göre değişimlerini yapmış, gelecekteki fırsatları değerlendirmeye, tehditlere karşı ise tedbirler almayı başarmıştır.
Kredi değerlendirme kuruluşları Türkiye ile ilgili hangi notu açıklarlarsa açıklasınlar, hangi büyüme oranını ön görürlerse görsünler. Sonuçta yanlışlarını fark edip bunları değiştirmek zorunda kalmışlardır. Son dönemde bir biri ardına açıklanan büyüme tahminlerindeki arttırma yönünde yapılan düzeltmelerin nedeni budur.
En ufak duruşla Türk ekonomisini alt üst edeceklerini sananlar Türkiye’deki değişimin farkına varamadıklarından ayni şekilde Türk ekonomisini de hala bozabileceklerini sanmaktadırlar. Bu inanışlarıyla ekonomimizi, olumsuzlaştırma denemelerini yapmaktalar, bu girişimleri ile anlık veya günlük olarak da amaçlarına ulaşmakta, fakat ertesi gün Türk ekonomisi daha güçlü ayağa kalkmaktadır.
Kıbrıs çıkartması sonrası Ülkemize uygulanan ambargo, ülkemizin eksiklerini görmesini sağlamıştır. Ambargo öncesi duruma göre hesapladıkları İran nasıl eski İran değilse, Türkiye’de eski Türkiye değildir.
Dolar, yükselir, düşer. Borsa, yükselir, düşer. Bunlar uzun vadede önemli şeyler değildir. Bir ülkede yaşayanların gönlünde düştünüz mü? Tekrardan o, gönüllerde yükselebilmek önemlidir. Bunun ne demek olduğunu, Sen Petersburg’daki Rus’a, Belçika’daki Belçikalıya, Almanya’yı sorduğunuzda anlayabilirsiniz.
Bizlerde, yıllarca, hoş görümüzden yararlanan, her fırsatta bizi sırtımızdan hançerleye, çifte standartçı, sözüm olan ülkelerle ilişkilerimizi hızlı değerlendirerek, hızlı pozisyonlar almaya başladık. Bu sözüm ona dost görünen ülkeler şunu iyi bilmelidir ki; Bundan sonra ya dostumuzdurlar, yâda düşmanımız. Bu ülkelere, Türkiye Cumhuriyeti, dost görünüp düşmanlık yapmalarını kabul edecek bir ülkeolmadığını, her duruşu ve her söylevinde belirmeye devam edecektir.
Her ülke, elindeki kozu oynaya bilir. Eteğindeki taşı dökebilir. Ama bu uygulamalarının sonucuna da katlanmak zorunda kalırlar.
Saygılarımla.