Birinci dünya savaşı sonrası, Cemiyet-i Akvam da denile Milletler Cemiyeti, İsviçre'de, 10 Ocak 1920'de kuruldu. Amacı, ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçı yollarla çözmek idi. Türkiye, Milletler Cemiyeti'nin konferanslarına ve silahsızlanma komisyonuna katılmış, teknik ve insani konulardaki çalışmaları yakından takip etmiş ve nihayet, Milletler Cemiyetine,18 Temmuz 1932 de üye olmuştur.Milletler cemiyetinin kurulmasının üstünden on yıl geçmemişti ki, 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle ikinci dünya savaşı başladı.Birinci ve ikinci dünya savaşları dünyada, büyük yıkımlara ve insanların yaşadığı büyük dramlara sebep oldu. Ve İkinci dünya savaşından sonra dünya, ekonomiyi, siyaseti ve uluslararası ilişkileri ön görülür hale getirilmesi gerektiğine karar verdi. Bu kararlardaki amaç dünyanın yaşadığı, büyük yıkıma sebep veren iki büyük dünya savaşının bir daha yaşanmamasıydı. Bunun önüne geçmek içinde birçok devletlerarası işbirliğini sağlayacak olan yapıların kurulmasına karar verildi.Milletler cemiyeti ile tecrübe kazanmış olan devletler, 24 Ekim 1945 de Birleşmiş Milletlerin kurdu.Savaşların ülkeler arası iletişim sorunundan daha çok ekonomik sorunlardan kaynaklandığının görülmesi. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra paranın kaybolan, günlük hayatta eski gücünü ve güvenini yeniden kazanması, ülkeler arası ticaret ilişkilerinde geçerli para birimlerinin oluşturulması gibi turizmi dahi kapsayacak çalışmaları denetleyecek olan, Bretton Woods anlaşmasıyla 27 Aralık 1945 tarihinde IMF kuruldu.Bu sayede; Uluslararası siyasi politikalar ve kararları denetleyecek yapı Birleşmiş Milletler ile Ticaret ve para politikaları ise IMF ile sağlanmıştı. Askeri işbirliği yapısı olan NATO da, 4 Nisan 1949 da kuruldu. Bundan Altı sene sonra demir perde ülkelerinin askeri yapılanması olan Varşova Paktı, 14 Mayıs 1955 kuruldu.Daha sonraları kurulan Dünya Bankası, Dünya Ticaret, Dünya Gıda, Dünya Sağlık örgütleri gibi örgütlerle ve sözleşmeler ile dünyadaki tüm çalışma konuları uluslararası çalışmalarla yürütülür hale getirilmeye çalışıldı.Yakın tarihte ise; 1973 petrol krizinden sonrası oluşan global durgunluk, 1975 de günümüzdeki G- 8’lerin temeli olan G- 7 lerin ilk toplanmasını sağladı. Daha sonraları G- 20 ler le bu yapı alt gruplarını oluşturdu.Berlin duvarının yıkılması ve Globalizim sonrası dünyada yeni birçok ticaret ve ekonomik iş birliği anlaşmaları sonrası yaşananlar Şangay Beşlisinin de oluşmasına ve genişlemesine neden oldu.Dünyanın bu kadar iletişim içinde, bu kadar çok ortak yapılarla denetlenir ve yönetilir olduğu bir ortamda bizlerin belirsizlikler yaşaması için uzaydan bir şey gelmesi, dünyada çok büyük doğal afetler olması veya koronadan daha kötü salgınların yaşanması gerekir. Ama maalesef, tesadüf denilen şeylerin sık tekrarlanması, gelişmekte olan ekonomilerin bir türlü gelişmişlik düzeyine gelememesi, mecburen, bazı konuları insanlar tarafından tartışılan ve sorgulanan şeyler haline getirdi.Gelişmiş ülkelerin dünyada sürdürülebilir kalkınma yalanının aslında, sadece gelişmiş ülkelerin kalkınmışlığının sürdürülebilir olmasına hizmet ettiği, görüşü her geçen gün güç kazanmaya başladı.Bu nedenlerle, belirsizlik sözü, günlük yaşam içinde hayata tutunmaya çalışan biz vatandaşlar için doğru olsa da, Dünyadaki bu yapıları kuran ve kontrol eden ülkelerin desteklediği Uluslararası Firmalar ve finans şirketleri için, yaşananlar olsa belirsizlik değil, istedikleri sonuçlar olabilir.
Saygılarımla. A. Tufan GÜVEN