Dünyadaki gelişmelere bakıp ta sadece uzun vadeli planlar yapma devri eskilerde kaldı.
Eskiden insanlar her konuda uzun vadeli planlar yapar, daha sonrasında yaptıkları bu planları hayata geçirmenin yollarını ararlardı. Çalışmalarını bu planlara göre yapar, bütçelerini buna göre yönetirlerdi. Bu günün dünyasındaki başarılı işletme ve insanlar, yine planlar yapıyorlar. Ama artık eskisi gibi tek bir plan yapma yerine, misyon ve vizyonlara sadık kalan, uzun vadeli planları bozmayan, değişimlere, dış etkilere ve kriz dönemlerinde uygulayacakları kısa vadeli planları da olan işletme ve insanlar oldular.
Dünyadaki gelişmelere göre hareket eden işletme ve devletler, misyon ve vizyonlarını yazıyor, zamanla bunları revize ediyorlar. Ama her zaman planlarında lazım olacak, insan kaynaklarını ve parasal kaynaklarını ceplerine koyuyorlar. Gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Görev ve yetkileri tam belirlenmiş, yetki çatışmalarına meydan vermeyen, yetki ve sorumlulukları tam verilmiş, hakları ve hükümlülükleri konusunda kimsenin farklı düşünmediği ekipleri ile birlikte bir yanda var olan sorunları çözerlerken, diğer yandan da oluşabilecek sorunlara karşı tedbirler almaya çalışıyorlar. Bazı işletmelerde bunları yapmak yerine hatalar yapıyorlar. Piyasa koşullarında, ya; hata yaptıkları yerde yanıp oyundan çıkıyorlar. Yâda, azimli ve umutlu olanlar oyunun başına dönüp her şeye yeniden başlıyorlar.
Karşılaştıkları sorun karşısında, takım ruhu gelişmiş olanlar, her sorunla mücadeleyi zevkle oynadıkları bir maça çevirirlerken, günü kurtaran, hala çalışanından para kazanmaya çalışan, çalışanında aidat duygusunu geliştirememiş olan işletmeler, karşılaştıkları sorunlar karşısında, kendileri dışında, iktidarları, çalışanları, rakiplerini suçlamaya, kendilerine toz kondurmama alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Yaşadığımız bu günler, zayıf ve hata yapanların oyundan çıktığı günlerdir. İster ülke olun ister işletme isterse de birey olun, yaşadığımız bu günler, hata yapanın ağır bedeller ödediği günlerdir.
Eskiden ne üretirseniz üretin, bir tüketicinin olduğu. Arz talep dengesinin, üretim azlığı yönünde bozuk olduğu günlerden, üretim fazlası şeklinde arz talep dengesinin bozulduğu günlere geldik. Dünya, üretim değil, Pazar sorunlarının olduğu bir dünya haline geldi.
Ben diyenlerin kazandığı günlerden çıktık. Biz diyenlerin kazandığı günlere geldik.
Üreticiyi, tüketiciyi, patronunu, çalışanı, teminciyi, denetleyen devleti, karşı taraf gören zihniyetlerin değil, taraf olarak gören zihniyetlerin kazandığı günlere geldik.
Kazan- kaybet paradigmasının yerine, kazan-kazan paradigmasının aldığını fark edenlerin, zaferler elde ettiği günlere geldik.
Akıllı olanların değil, akılları kullananların, ekipleri olanların, kazandığı günlere geldik.
Saygılarımla.