Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerini geçtiğimiz aylarda sonuçlandırdık. Dünyada en yüksek katılımlı bir seçim oldu. Sadece katılım yüzdesi olarak değil, olaysız bir seçim olarak da dünyaya örnek olduk.

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerini geçtiğimiz aylarda sonuçlandırdık. Dünyada en yüksek katılımlı bir seçim oldu. Sadece katılım yüzdesi olarak değil, olaysız bir seçim olarak da dünyaya örnek olduk.

              Seçimler sırasında Cumhurbaşkanı adaylarımız bizleri heyecanlandıran, umutlandıran Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına yakışır projeler ile seçmenin karşısına çıktılar. Ama milletvekili adayları olsun, aday adayları olsun ilimizde heyecan yaratacak, şehirde umut olacak hiçbir projeleri olmadan ön seçim ve seçim yarışlarını tamamladılar. Aday adayı, aday ve Milletvekili oldular.

             Önümüzdeki yılın ilk aylarında, ilimizde yapılacak olan, Belediye Başkanlığı, Belediye meçlisi, il genel Meçlisi seçimleri var. Korkarım yine aynisi olacak ve bu seçimlerde de Aday adayları yine seçmenin karşısına, Genel Merkezlerinin estirdikleri rüzgârları ve çatışma ortamlarını arkasına sığınarak seçime gidecekler.

           Yerel seçimler dediğimiz bu seçimler için Takvim geriye doğru çalışmaya çoktan başladı. Seçimlerin Mart ayı sonunda olacağını kabul edersek, adayların kesinleşmesi seçimden iki ay önce, aday adayların ortaya çıkması da, Adayların belirlenmesinden en geç, iki ay önce olacağına göre seçim için aday adayların çıkmasına şurada neredeyse bir ay kaldı. Seçimlere bu kadar az kalmış iken siz, Partilerin il başkanlarından ilimizle ilgili her hangi bir eleştiri ve neler yapılması gerektiği konusunda bir açıklamalarını duydunuz mu? Cevabınız büyük ihtimalle hayırdır.

             Partilerde yer edinme, ismini bu vesile ile ucuz reklam yapma, bir parti sayesinde bir yere gelme amacıyla ortaya çıkan aday adayları ile Derdi Uşak olan, şehir yaşayanların sorunlarını içinde hisseden, gerçekten samimi aday adaylarını bir birinden ayıracak olan turnusol kâğıdı, projeleri ile ortaya çıkmak olacaktır.  Halkımıza ayakları yere basan, yapılabilirliği ve özelikle de sürdürülebilirliği olan projeler ile ortaya çıkmaları, göreve hazır olduklarının ve seçilmeyi hak ettiklerinin de bir göstergesi olacaktır.

            Son üç, dört yıldır her ortamda şehrimizde heyecan kalmadığını, insanların, özelliklede gençlerimizin yarınlarından beklentilerinin tükendiğini, esnafın, emeklinin, sanayicinin bir gün sonrasını göremediğini.  Anaların, babaların çocuklarının geleceğinden endişe duydukları yönündeki halkımızdan bu bilgileri duyuyor, bu konuları da “ Şehrimiz de heyecan, umut kalmadı diye sohbetlerim de söylüyor ve köşemde sıklıkla yazıyorum.

            Cumhuriyetimizin Yüz yılını tamamlamış olan ülkemiz, geçirdiği bu yüz yılda birçok yapılmaz denileni yapmıştır. Geçen bir asırda ülkemiz büyük projelere imza atmış olması nedeni ile Cumhuriyetimiz yeni yüz yılına büyük umutlarla girmektedir. Ama maalesef, ilimiz ülkemizin duyduğu bu heyecanı duymaması, ayni umutları hissetmemesi ilimizde bazı şeylerin eksik olduğunu gösteriyor.

             Geçmişte birçok ilke imza atan ilimize ne oldu da bu duruma düştü. Aslında sorunun tespiti aşikâr; İletişimsizlik. Bir biri ile geçmişten gelen hesaplaşmaları bir türlü bitmeyen ve ildeki sürtüşmeler nedeni ile ancak bir yerlere gelebilen, bundan beslenen insanların oluşturduğu iletişimsiz ortam.

             Bir araya gelemeyiz, bir birimize dokunamayız, çatışmayı da rekabet sanmak gibi paradigmalar (ön yargılar), bu iletişimsizliği kalıcı hale getirmektedir. Birde, biri ile görüştüğünüz de sizi onun adamı olarak yaftalamaları da sizi tanımayanlar ile iletişim kurmanızın önüne çekilen en büyük duvar oluyor.

            Bu sarmaldan nasıl mı çıkarız? Gayet basit; Bir araya gelerek. Şehirde ortak akılla hareket ederek. Eleştirileri kişiliğinize, makamınıza saldırı olarak değil, ayna olarak görerek.

             Yönetenlere ulaşabilirseniz dinlenmiyor muyuz? Dinleniyoruz. Ama ne zaman; bir zamanlar seçimlerde toplu sünnetler, okullarda defter kalem dağıtmaların yerini şimdilerde Sivil Toplum Kuruluşlarını sadece seçimlerde ziyaret etmeye dönüşmesi nedeni ile seçimden, seçime.

             İlimizde en etkili iletişim kurmanın yolu da, STK’ların sadece şehrimizi yönetenlerin değil, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da, bir birinin kapılarını çalmaları, birbirlerini dinlemelerinden geçiyor. Bunun oluşması yani ziyaretlerin başlaması her şekilde olabilir. Ama etkili bir şekilde, şehirde iletişimi kuvvetlendirecek ve bu yapıların şehre, faydalı olabilmelerini de sağlayacak olan tek yer, Kent konseyidir. İlimizde kent konseyini, kanuni bir zorunluk olarak görmek ve ayak bağı olmaması düşüncesi ile bu yapıyı etkisiz hale getirmek, önce atanmış ve seçilmişlere sonrada halkımıza büyük zarar vermektedir.

              Maalesef şehrimizdeki bu İletişimsizlik, bizleri projeleri değil kişileri konuşan insanlar haline getiriyor.

             Çocuklarımın odalarına astığım, sahibini bilmediğim, şu sözü çok seviyorum. “ Küçük insanlar insanları, orta insanlar olayları, Büyük insanlar fikirleri konuşur.”

             Fikirleri konuştuğunuz insanlarınız bol olsun. Saygılarımla. A. Tufan Güven