Ekonominin kanunları dünya için her yerde aynıdır. Ekonomik modelin seçimi yapıldıktan sonra artık kuralları siz değil, tercih ettiğiniz ekonomik model belirler. Seçtiğim ekonomik model bu olsun, ama ben böyle yapmak istiyorum diyemezsiniz.
Ülkemiz 24 Ocak 1980 kararları ile piyasa ekonomi modelini seçmiş, Ekonomisini de buna adapte etmeye başlamıştır. Yani, Ülkemizin, Karma ekonomiden, piyasa ekonomisine geçmesi ile birlikte tüm ekonomik kararlar buna göre alınmaya başlamıştır.
24 Ocak kararları ile piyasa ekonomisine geçmemizin nedeni, sanayileşme yolu ile kalkınmayı hedeflemesiydi. Sanayileşmeye karar veren ülkelerde ilk başlarda ülke yaşayanlarında ciddi sıkıntılar yaşamaya başlar. Bizlerde, 24 Ocak 1980 den bu yana birçok sıkıntılar çektik. Dayanışma, yardımlaşma kültürü, günah, insanlığa sığmaz öğretileri, Sanayi devrimini dünyada belki de en az yıkımlarla atlatmayı başaran tek ülkede de biz olduk.
24 Ocak kararlarından hemen sonra, Sanayileşmenin en önemli iki faktörünü de hızla yerine getirmeye başladık. Sermaye birikimi ve Ucuz emek. İşte ülke yaşayanlarında sıkıntıya sebep veren iki uygulama.
Sermaye birikimi için devlet eli ile hızla zenginler yaratılmaya başladık. Ucuz emek içinse, tarım kesimindeki insanların, kentlere, yani sanayisi gelişmiş veya geliştirilmeye çalışan bölge ve illere göç etmelerini sağlamak için tarım ve tarımsal ürünleri geçinir, gelir getirir olmaktan çıkarttık.
24 Ocak kararları, bekleneni vermiştir. Gerçekten ülkenin tüm çehresi değişmeye başlamıştır. Sanayide beklenen noktalara gelinmiştir. Büyük şehirlere göç ve gelir gider hesabı yapılınca uzun yıllar ekilemeyen topraklar yörede kalıcı olan ve iyi çiftçi diyebileceğimiz kişiler tarafından satın alınan topraklar, birleşmeye başlamış, bu sayede tarımdaki verim kayıpları görünür hale gelmiş. Ve ortadan kaldırılması gereken ekonomik kayıplarla mücadele edilir olmuş, gerekli üretim kural ve kaideleri uygulanmaya başlamış, üretim kayıplarının önüne geçilmesi sayesinde üretim artışları sağlanmıştır.
Yıl 2021. Ve 24 Ocak kararlarının üstünden tam kırk bir sene geçmiş. Şimdi sıra sosyal kalkınmada yani sosyal sermayeyi geliştirmede. Kalkınma ve gelişmişlik tüm kesimlerce hissedilir hale getirilmelidir.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı olan 2023 yılı ekonomi hedeflerimizi, üç aşağı, beş yukarı tutturmaya çalışıyoruz. Ve bu hedefler içinde yer alan hane halkının beklentilerini de tutturmaya çalışmak artık birinci öncelik olmalı.
2021 yılında, özellikle yılın ikinci yarısından sonra birçok ilimiz, ilçemiz, Cumhuriyete giden yolda, yani düşman işgallerinden kurtuluşunun 99. Yılını kutlayacak. Bu il ve ilçelerimizin kurtuluşlarının, 100. Yılını kutlamalarına bir sene kalacak.
2023 yılına herkesin mutlu ve coşkulu girmesini istiyorsak, hane halkının, 2021 yılının en geç ikinci yarısından sonra ülke kalkınan ülkemizin, büyüyen ekonomisinden pay alması sağlanmalıdır. Bunun için gerekli olan birçok ekonomik ve sosyal kararlar hızla alınmalı ve hayata geçirilmeli ülke yaşayanların tümünde refah görünür olmalıdır.
Saygılarımla.
A. Tufan GÜVEN