2000 li yıllar ile ilgili birçok romanlar yazıldı. Filimler çevrildi. Kimisinde, insanlık uzayı fetih etti. Kimisinde, uzaylılar dünyayı fethetmeğe çalıştı.

Kimisinde, robotlar, asker oldu. Dünyayı kurtardı. Kimisinde ise robotlar, yapay zekâ ve bilgisayarlar dünyayı ele geçirdi. Kimilerinde kıyamet eşittir 2000 li yıllar oldu. Kimilerinde ise zamanda yolculuk yapıldı ya dinozorların zamanına, yâda 2000 li yıllara gidildi.

               2000li yıllara girerek milenyuma da girmiş olduk. Milenyumda, olacaklar ve doğacaklarla ilgili birçok şey yazıldı. Çizildi.

              2000 yılına girince sanki 1999dan çok uzaklaşmış gibi olduk. Bir anda her şey çok eskidi. Bir anda, birkaç yıl evvelini hey gidi günler, hey, tadında hatırlar olduk.

              2000 li yıllar Türkiye için ise, büyük Marmara depreminin yaralarını sararken, kalkınmaya çalışma yılları oldu.

             2000 li yıllar Türkiye için terörle uğraşma, demir perdenin ortadan kalkmasından dolayı, müttefikleri tarafından daha önemsizleştirilmeye çalışıldığı, ülkemizin ise önemini anlatmaya çalıştığı yıllar oldu.

            2000 li yıllara girdikten sonra sadece bizde değil, tüm dünya ülkelerinde tabiri caizse “bir dünya telaşı başladı” ki sormayın gitsin. E.. bu telaş ve koşuşturma sırasında bir şeylerin sorun çıkarmaması, bazı çarpışmaların olmaması da mümkün değildi. Ve artık hiç bir şeyde eskisi gibi olmadı.

            1987 dünya krizi ( Kara pazartesi ) Hong kong’ da başlamış tüm dünyayı sarmıştı. On yıl sonra1997 de Tayland’ tan başlayan ve tüm dünyayı etkileyen kriz ile 2000 li yılara giren ülkemizde de, dünyada da birçok değişimler ve yeni ekonomik – sosyal krizler başlamış oldu.  Bu krizlerle birlikte birçok sektörün, mesleğin eskidiğini, geçerliliğini yitirdiğini ve birçok iş kolunun başka ülkelere kaptırıldığını fark ettiğimiz yıllar oldu.

            2000 li yıllar,2007 deki dünya gıda krizi ile toprağın, tarımın, gıdanın ne kadar önemli olduğunun fark ettiğimiz yıllar oldu.

            2000 li yıllar, 2008 Eylül ayında ABD deki Mortgage krizine tanıklık etti.

Bu krizin, ABD ve dünyadaki olumsuz etkilerini azaltmak için piyasalara ABD doları pompalanmış, bu Dolar bolluğu ile piyasalar canlandırılmaya çalışılmıştı. 2017 ve sonrasında piyasalara pompalanan dolarların geri çekilmeye başlanması sonrası, özellikle ABD’nin müttefiki olan gelişmekte olan ülkelerde yeni sıkıntıların yaşamasına sebep olduğu yıllar oldu.

             2000 li Yıllar, Ülkemiz için körfez savaşı ve krizinin, sel gittikten sonra kalan kumları ile uğraştığı. Dünya piyasalarına giren Çin’in, ekonomimizdeki olumsuz etkilerini savmaya çalıştığı yıllar oldu.

              2000 yıllar Suriye iç savaşı, göçmen sorunlarının yaşandığı yıllar oldu.

           2000 yıllar, ekonomide, siyasette, birçok değişime imza atarken, dünyanın açlık sorununda, gereksiz savaşlarda, çevre kirliği ve felaketlerinde olumlu bir değişikliğin olmadığı aksine olumsuzlukların fazlalaştığı yıllar oldu.

          2000 yıllar Hasta hanelerin, tıbbi araç gereçlerin, doktor sayısının arttığı, robotların ameliyatlar yaptığı, ilaç endüstrisinin sermaye, araç gereç, personel olarak çok genişlediği, buna rağmen hala, kansere, şekere, alzaymıra çare bulamadığı yılar oldu.

          2000 li yıllar, şimdilik; İnsan mı, ekonomi için, ekonomi mi, insan için? Sorusunun, doğru cevabının bulunamadığı yıllar olarak yoluna devam ediyor. Umudumuzu kaybetmedik. Daha önümüzde, dokuz yüz seksen bir, yıl var.

           Buraya kadar okumuş olduklarınız, Olay gazetesinde 23.09.2019 yılında yazılmış bir yazımdı. Üstünden dört yıl geçmiş. Her yıl modanın, tüketici tercihlerinin değiştiği,  Bilgilerin bile geçen bir yıl içinde değişikliğe uğradığı. Bir gün evvelin bir gün sonrasına benzemediği dünyamızda, ne hikmetse “dünyada değişmeyen tek şey değişim.” Sözüne birde “ değişmeyen tek şey kargaşa” yı eklediğimiz ikibinli yılları yaşıyoruz. İkibinli yıllar, Rusya- Ukrayna savaşı ve İsrail’in Gazze’ de neredeyse soykırım olarak adlandıracağımız saldırıları dünyadaki kargaşalar sayesinde saltanatını sürdüren ülke ve çok uluslu şirketlerin dünyada yaşanan insan dramlarının sebebi kendilerinin olduğunu saklamaya gerek kalmadan ulu orta sergiledikleri yıllar oldu.

Saygılarımla. A. Tufan Güven.