Uşak ilklerin şehri olarak anılır. Bu sıfatın haklı gerekçeleri vardır ilk şeker fabrikası burada kurulmuştur. Anadolu’da elektriğin geldiği ilk şehir Uşak’tır.

Uşak'ta tekstil geri dönüşüm sektörü nasıl doğdu? Nasıl gelişti? Kısaca anlatır mısınız?


Uşak ilklerin şehri olarak anılır. Bu sıfatın çok haklı gerekçeleri vardır. İlk şeker fabrikası burada kurulmuştur. Çünkü Anadolu’da elektriğin geldiği ilk şehir Uşak’tır. Dokuma tezgâhlarımızın tarihi 1700’lü yıllara dayanır. Burada dokunan halılar, İngiliz Kraliyet Sarayı’nda serilidir. Uşaklılar yıllardır tekstille iç içedir. Yine tüccarlıkta da hayli kıdemliyiz. Öyle ki ilk Osmanlı Bankası Uşak’ta açılmıştır. Yıllar boyu Türkiye’nin ve hatta Dünya’nın battaniyesini Uşak’ta biz ürettik. Bugün Uşak denince akla tarhananınyanında bir de Uşak Battaniyesi geliyor. Bununla gurur duyuyoruz.
Geçen yıllarla beraber tekstil sektörü de gelişti ve bizi yeni teknolojileri keşfetmeye itti. Battaniye üretimindeki liderliğimizi korumakistiyorduk. Hem ülkemizde hem de Dünya’da her geçen gün daha da çetin hale gelen bir rekabet ortamı vardı hala da var. Biz de bu rekabetçi ortamda kaliteden ödün vermeden aynı ipliği daha uygun maliyetlerle üretmenin yollarını aramaya başladık. Böylece ipliğimiz ve dolayısı ile ipliğimizin kullanıldığı her mamul örneğin battaniye daha ulaşılabilir hale gelecekti.
Kazak, kaban, şal, çorap ve hatta halıvb gibi pek çok tekstil mamulünün üretimi sırasında ortaya çıkan kırpıntıların yeniden elyafa ve oradan da ipliğe dönüştürülmesi pek çok gelişmiş ülkenin gündemindeydi. Geri dönüşümden iplik üretimi de bu arayışın bir sonucu olarak doğdu. İlk yıllarda zihinsel bariyerlerle karşılaştık. Pek çok alıcı rejenere ipliğe hiç sıcak bakmadı. Sektörün bunun önemini anlaması gerçekten zaman aldı.
Biz, Uşaklı sanayiciler olarak uzun bir geçmişe dayanan tecrübemiz sayesinde kendi içimizde çok hızlı organize olduk. Kısa sürede geri dönüşümden iplik üretiminde de tıpkı battaniyede olduğu gibi Dünya’da söz sahibi haline geldik.
 
- Yıllık üretiminiz ve cironuz ne kadar?
Öztan İplik olarak yıllık üretim kapasitemiz 2500 ton. 50 çalışanımızla orta ölçekli bir kobiyiz.1996 yılından bu yana sektördeyiz. Çeyrek asrın içindeyiz.  2017 verilerine göre ciromuz 12 milyondu. Bu yıl bu rakamı 15 milyona kadar çıkarmayı hedefliyoruz. Üretimi kapasitesini arttırmaktan çok daha katma değerli ve taklit edilmesi güç mamuller üretmeye odaklandık. Umuyorum bu hedefi gerçekleştirebiliriz.
 
- "Uşak tarlasız pamuk üretiyor" deniyor. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz? Örneğin; her tekstil atığı yeniden üretim sürecine girebilme özelliğine sahip mi? Atık nasıl bir işlem görüyor?
TARLASIZ PAMUK’un yanına bir de PETROLSÜZ ELYAF ve KOYUNSUZ YÜNÜ de eklemek gerekir. Sadece pamuğu değil yünü de dönüştürüyoruz. Yün doğal bir malzeme olduğundan çok pahalı, bulunması da giderek zorlaşıyor. Geri dönüşüm sektörü öyle büyüdü ki, özellikle metropollerden toplanan pet şişeleri yeniden polyestere dönüştürebilen teknolojiler mevcut. Biz de en büyük hammadde girdilerimizden biri olan polyesteri bu şekilde temin ediyoruz. O yüzden PETROLSÜZ ELYAF demek yanlış olmaz. Aslında tekstil atığından çok artığı ya da kırpıntı demeyi tercih ediyoruz. Ne yazık ki atık kötü, kirli ya da sağlıksız bir şeyi çağrıştırıyor. Biz konfeksiyon aşamasında ortaya çıkan tekstil kırpıntılarını kullanıyoruz. Örneğin bir kaban dikimi sırasında muhakkak fire verir. Kolundan, boynundan kumaş artar. Eskiden bunlar çöpe gidiyordu. Biz bunları alıyoruz ve yeniden kullanarak iplik üretiyoruz. Bizim geri kazandıramadığımız bir tekstil artığı yok. Hepsini değerlendirebilecek bilgiye ve teknolojiye sahibiz.
 
 
- Geri dönüşümün istihdama katkısı nedir?
Geri dönüşüm sanılanın aksine çok büyük bir ekosistem. Hayli geniş bir etkileşim alanı var. Buradaki istihdama sadece rejenere iplik tesislerinde çalışan kimseler üstünden bakmak doğru olmaz. Bu ekosistemi 4 adımda ele alabiliriz. Tekstil artıklarının toplanması, tasnifi, yeniden kullanılabilir elyaf haline getirilmesi ve iplik tesislerinde ipliğe dönüştürülmesi. Kaldı ki bu sadece yarı mamulün yani ipliğin üretilmesini kapsayan limitli bir süreç. Bu iplikten üretilen son mamulleri de ele aldığımız zaman sadece Uşak’ta değil tüm Türkiye’de bir domino etkisi yarattığımızı söyleyebiliriz. Bu etkiyi bir de inşaat sektöründe görürsünüz. Aynı anda pek çok iş kolunu ayakta ve hayatta tutuyoruz.Türkiye’de üretilen rejenere ipliğin %75 i Uşak’tan çıkıyor. Sadece Uşak’ta bu alanda 20-25 bin kişiyi istihdam ediyoruz. Yukarıda saydığım 4 adımı hesaba kattığımızda en az 100 bin kişilik bir istihdamdan söz ediyoruz.
 
- Sektörün kent ve ülke ekonomisine olan katkısı ve öneminden bahsedebilir misiniz?
Tüm Dünya’da tüketiciler her geçen günbilinçleniyor. Hepimiz çevre ile uyumlu, doğaya saygılı ürünler kullanmak konusunda daha hassas davranmaya başladık.  Bu kolektif bilinç, markaların üretim süreçlerini de birebir etkiledi. Bugün hızlı giyim sektöründe faaliyet gösteren H&M ve Zara gibi dünya markaları ürünlerinin üstüne ‘geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmiştir’ yazan etiketler koyabilmek için bir biri ile yarışır hale geldi. Çünkü bu etiket tüketim toplumun vicdanını nispeten de olsa rahatlatan bir simgeye dönüştü. Kaynakların etkin kullanımı ve sürdürülebilirlik bugün tüm gelişmiş ekonomilerin gündeminde. Bu durum rejenere ipliğin tekstil endüstrisindeki yerini hızla pekiştiriyor. Rejenere iplik gelecek 10 yılda tekstil sektörünün parlayan yıldızı olacak.
Dediğim gibi Türkiye’de üretilen rejenere ipliğin %75 i Uşak’tan çıkıyor. Organize Sanayi Bölgesinde yaklaşık 80-100 tane rejenere iplik tesisi var. Sektörün oyun kurucusuyuz. Biz tesislerimizde yılda 400 bin ton pamuğu yeniden ekonomiye kazandırıyoruz. Bu pamuğu tarlalarımızda üretmiş olsak, 1 milyon hektarlık bir tarım arazisine ihtiyaç duyacaktık. Sadece bu rakam bile çevresel katkımızın önemini  anlatmaya yetiyor.
 
- Fabrikalarda iplik haline gelen ürün nasıl değerlendiriliyor?
Yakın gelecekte rejenere ipliğin girmediği bir tekstil ürünü kalmayacak. Rekabetin hızla tırmandığı günümüzde fiyat fayda dengesini sağlayamadığınızbir ürün ya da servisi satmanız mümkün değil. Rejenere ipliğin bu konuda rakibi yok diyebiliriz. İpliğimiz bugün, battaniyecilik, yuvarlak örme (şal, hırka, kazak), dokuma (kaban, ceket), çorapçılık ve halıcılık gibi pek çok lokomotif sektörde kullanılıyor.
 
 
- Sektörün ne gibi sorunları var? Sizce çözüm ne olabilir?
Önce güzel bir haberle başlayalım. Nisan ayında yapılan yeni düzenlemeye göre tekstildeki hazır giyim artıkları için de KDV ORANI %0 olacak. Yıllardır verdiğimiz mücadelede sonuç aldık. Biz bu artıkların da bir nevi hurda olduğun savunuyorduk. Hurdada kdv %0 dı. Şimdi tekstil sektörü için de aynı şartlar geçerli olacak. Bu gerçekten de çok önemli bir adım oldu.
Bir diğer konuda enerji maliyetlerinin çok yüksek olması. Makinelerimizin çoğu parçalama, açma ve karıştırma prensibi ile çalışıyor. Yani çok yüksek enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Elektrik giderlerimiz BÜYÜK BİR YEKÜN tutuyor. Dünya’daki rakiplerimize baktığımızda hem işçiliğin hem de enerjinin çok daha ucuz olduğunu görüyoruz. Örneğin Çin ve Hindistan bize göre çok daha uygun fiyatlarla enerji satın alıyor. Özellikle elektrik için, en azından KDV indirimi talep ediyoruz.
Kayıt dışılık da çok büyük bir sorun. Bunu yıllardır dile getiriyoruz. Hem devlet hem de sanayici zarar ediyor. Tekstil artıkları çok zaman el arabalarıyla toplanıyor. Bir kişi günde yaklaşık 50 kg artık toplayabiliyor. Bunu hammadde tedarikçilerine küçük partiler halinde satıyor. Ancak bunu kaydı faturası yok. Hal böyle olunca biz de hammaddeyi satın alırken fatura talep edemiyoruz, etsek de alamıyoruz. Burada çok büyük bir ticaret ekonomik sisteme dâhil olamıyor, vergilendirilemiyor. Köylümüz ile yapılan arpa buğday ticaretinde bu sorun müstashil makbuzu ile çözüldü. Aynı ya da benzer bir uygulama buraya da getirilmeli.
 
- Uşak'ın bu sektörde "Türkiye’de birinci, dünya çapında ise 6. sırada" bulunduğu söyleniyor. Bu rakamlar güncel mi?
Bunlar 2016 rakamları. TOBB henüz 2017 verilerini paylaşmadı. Ancak geriye değil, ileriye gitmişizdir.
Bir de bu sıralamalar tek başına yeterli değil. Çünkü rejenere iplik yarı mamuldür. Ancak bu iplikten çok sayıda nihai yani son ürün üretiliyor. Kazak, kaban ve hatta nevresim gibi pek çok ürünün içinde bizim ipliğimiz var. Hazır giyim ve ev tekstili alanında ülkemiz ihracat rekorları kırıyor. Anca ne yazık ki iplik üreticileri olarak bizim payımız hak ettiği değer bulmuyor. Halbuki bizim ipliğimiz olmadan bu ürünler de olmaz. Cari açığa katkımızın hak ettiği değeri görmesini ve teşviklerle desteklenmesini umut ediyoruz.