Enfeksiyon sebebi ile öldüğü tahmin edilen genç öğrencinin kortizon tedavisi sonrası hayati organlarının zarar gördüğü ve tedavi ihmali olup olmadığı göz önünde bulunduruluyor. 

Pamukkale Üniversitesi genç öğrencinin ölümü ile alakalı mesaj yayınladı. Fakülteden yayınlanan mesajda şu cümlelere yer verildi. Fakültemiz dördüncü sınıf öğrencilerinden İbrahim AKIN, devam eden tedavisi sebebiyle dün gece yoğun bakıma kaldırılmış ve yaşam mücadelesini kaybetmiştir. Vefat haberini derinden hissettiğimiz öğrencimiz İbrahim Akın'a Allah'tan rahmet, kederli ailesi başta olmak üzere yakınlarına, sevdiklerine ve hocalarına baş sağlığı diliyoruz. Öğrencimizin cenazesi,  öğle namazının ardından Uşak İlinin Eşme İlçesine bağlı Hardallı Köyünde defnedildi” dendi.

ÜNİVERSİTEDEN HOCALARI MESAJ YAYINALDI

Ölümü sonrası genç öğrenci İbrahim Akın’ın hacları sosyal medya hesaplarından duygusal mesaj yayınladı, “Kendini iyi hissetmediği için memleketi Uşak'a gitmek üzereydi. Yola çıkmadan önce kuvvet bulsun diye önce acile götürdük. Acilden yoğun bakıma alınan İbrahim'imiz asli yurduna göçtü. Öğrencimiz, kardaşımız, evladımız, canımız Merhum İbrahim Akın'ın Vefatı,  İnna Lillâhi ve İnnâ İleyhi Raciûn. Hak rahmet buyursun. Taksiratlarını affetsin. Mekanı firdevs cennetleri olsun.

DURUMU GİDEREK AĞIRLAŞTI

Serum verilmesi ve kendini toparlaması için götürdüğümüz hastanede, yapılan tahliller sonucu durumunun çok daha ağır olduğunu öğrendiğimiz ve bu sebeple yoğun bakıma alınan İbrahim'mizden umutlu bir haber bekledik yoğun bakım önünde. Biz ölümü aklımızdan bile geçirmiyorduk. O gün olmasa bir iki gün içinde taburcu olacak ve memleketine gidecek, iyileşip geri gelecekti. Fakat bilmediğimiz, enfeksiyonun bütün hayati organları sarmış olduğu, ölüme göre basit bir hastalığı düzeltmek için verilen uzun süreli kortizon ve diğer ilaçların bedenini mahvettiği idi. Bağışıklık sistemi vücudu savunmayı bırakmıştı. Bu sırada durumu haber alır almaz Uşak'tan PAÜ Hastanesi'ne koşan anne ve babası ölümün soğuk soluğunu hissetmiş gibi hastane koridorunda feryad ediyorlardı.  Baba bazen kısık feryadını kesip, anayı teselli ediyordu. Fakat ananın yüreği durulmuyor. Ege'ye özgü ağıtlar dökülüyordu ağzından. "Dua et diyoruz, dua et İbrahim'miz iyleşsin. Ananın duası tutar inşallah. Dua ediyor "Bizim hatalarımızdan dolayı oldu ise bağışla Allah'ım.  İbrahim'imi bize bağışla Allah'ım." Ağıt ve dualar devam ederken yoğun bakımın kapısı açılıyor ve doktor üzgün bir yüz ifadesiyle İbrahim'in yakınlarını soruyor ve İbrahim'e yakıştıramadığımız  kalbimizi dağlayan şu cümleleri sarfediyor. "Maalesef, İbrahim Bey vefat etti, başınız sağ olsun." doktoru dinlerken duran ağıtlar kısa bir duraklamanın ardından daha belirgin bir sesle göklere yükseliyor. İsyan yok. Yanan yüreklerin feryadı var. Biz de bir taraftan ağlıyor, bir taraftan kendilerinden geçmiş ana ve babayı teselli etmeye çalışıyoruz.  Genç ve beklenmedik bir ölümün karşısında kelimeler güçsüz. Teselli cümleleri çaresiz.  yavrularını istiyorlar. Buradan vermeyecekler artık, morgdan alacağız demek ne kadar zor. Anne ve babayı dışarı çıkarıyoruz, su veriyoruz. öğrencilerimizden bir kısmı onlarla ilgilenirken biz de morga inip amcası ile birlikte İbrahim'i bekliyoruz.