Türkiye’de yargıya olan güvenin sarsıldığını savunan Serçeoğlu, gençlerin anayasal haklarını kullanmasının suç gibi gösterilmesini eleştirdi. Son dönemde artan toplumsal protestolarla ilgili olarak, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, Anayasamız tarafından tanınmış temel bir özgürlüktür. Gençlerin ekonomik ve sosyal adaletsizliklere karşı sesini yükseltmesi meşrudur. Kamu düzenini bozan provokasyonlar ayrı, barışçıl itirazlar ayrıdır. Orantısız polis müdahalesi ise kabul edilemez,” dedi.

Hukukun siyasi baskı aracı olarak kullanılmasına da değinen Serçeoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması üzerinden yürütülen süreci örnek göstererek, “Siyasi rakipleri yargı yoluyla susturmak, hukuk devletiyle bağdaşmaz. Sabah operasyonları, milletin adalete olan inancını zedeliyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku işletiliyor,” ifadelerini kullandı.

Gazze’de yaşananlar hakkında da açıklamalarda bulunan Serçeoğlu, İsrail’in saldırılarını “soykırım” olarak nitelendirerek uluslararası kamuoyunu ve İslam dünyasını daha kararlı adımlar atmaya çağırdı. “Gazze’de akan kan durmadıkça, dünya barışından söz edemeyiz. Siyonist saldırılar karşısında İslam dünyası tek ses olmalı. İslam Birliği Teşkilatı artık kurulmalı ve siyasi pazarlıklar değil, fiili destek devreye girmelidir,” dedi.

Konuşmasının sonunda adaletin siyasi iktidarların ötesinde bir toplumsal talebe dönüştüğünü vurgulayan Serçeoğlu, “Bizim mücadelemiz yalnızca siyasi değil, ahlak, liyakat ve vicdan temelli bir uyanış mücadelesidir. Gazze’de de Türkiye’de de susan, zalimin yanında saf tutmuş olur,” dedi.

Muhabir: Öyküm Yavuz