Tüm yurtta öğretmenler şiddete karşı eylemde bulunurken Uşak’taki öğretmenler eski Belediye binasında bir araya gelerek 15 Temmuz Şehitler Meydanına kadar yürüyüş düzenledi.

Uşak’taki tüm eğitim sendikalarının ortak olarak katıldığı eylemde  şiddete karşı yazılı pankartlarla ve sloganlarla yürüyen öğretmenler meydanda yapılan basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.  

- Artık Yeter! Can Korkusuyla Çalışmak İstemiyoruz!

Eğitim İş Uşak Şube Başkanı Ercan Uzun öğretmenler adına yaptığı basın açıklamasında can korkusu ile çalışmak istemediklerini söyleyerek isyan etti.

Savaşlarda bile hedef alınmaması gereken okulların artık can güvenliğinin olmadığını vurgulayan Ercan Uzun, “Uluslararası anlaşmalar olan, dünyanın en güvenli mekânları olması gereken okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir.

İstanbul Eyüpsultan’daki özel bir lisede silahlı saldırının yaşanması ve bu saldırı sonucunda bir eğitimcimizin yaşamını yitirmesi, okullarımızın güvenlik açısından geldiği son durumu da gözler önüne sermektedir.

Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır. "Bir toplumun uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür." Dedi.

- Öğretmenlerle veliler karşı karşıya getiriliyor

MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur. Bu tabloyu kabul etmiyoruz. Bu ülkeyi kuran Başöğretmen, eğitim emekçilerine gelecek nesilleri emanet edecek kadar çok güveniyordu. Bu ülke,  dünyada bir başöğretmen’in kurduğu tek ülke. Şimdi bu ülkede eğitim emekçisinin hor görülmesini, emeğinin ve hatta canının hiçe sayılmasını kabul etmiyoruz! Bizler Başöğretmenin eğitim neferleriyiz; kendi değerimizi biliyor, itibarımıza, haklarımıza, canımıza, canımızın parçası olan öğrencilerimize sahip çıkıyoruz!

Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur. Buradan Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz;   

- Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?

İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır.  Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?   

-Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son cinayetin de azmettiricileri, öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.

 - Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler, liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir.  Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır.

Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir.  Okullarda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.

Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalı, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.

Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.

Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyoruz. Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz! Artık yeter! Yaşamak istiyoruz, eğitimde adalet istiyoruz” dedi.

Editör: Öyküm Yavuz