Brezilya'nın Belem kentinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında düzenlenen toplantıda Güneydoğu Asya ülkelerinin iklim krizinden nasıl etkilendikleri ve temiz enerjiye geçiş süreçlerinin önündeki engeller ele alındı.
Enerji, Ekoloji ve Kalkınma Merkezi (CEED) tarafından düzenlenen toplantıya CEED İcra Direktör Yardımcısı Avril De Torres, İklim Eylem Ağı (CAN) Güneydoğu Asya Direktörü ve Bölge Koordinatörü Nithi Nesadurai, Friends of the Earth Japan Kalkınma Finansmanı ve Çevre Kampanya Sorumlusu Hiroki Osada ile Filipinler İşçi Dayanışması Başkanı Luke Espiritu katıldı.
Toplantıda ilk sözü alan Avril De Torres, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın COP30'un açılışında yaptığı, aşamalı olarak fosil yakıtlardan çıkılmasına yönelik çağrıyı desteklediklerini söyledi.
Torres, 'Eğer bu COP gerçekten uygulama ve hakikat COP'u olacaksa, taraflar emisyon açığını kapatan, ülkelerin kendi koşullarını dikkate alan ve eşitliğe dayanan bir yol haritası sunmalıdır. Bu yol haritası, özellikle gelişmekte olan ülkeler için finansman, teknoloji ve kapasite geliştirme desteğini de içermelidir.' dedi.
Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın acil bir ihtiyaçtan öte hayati derecede kritik olduğunu ifade eden Torres, bu durumun en açık şekilde Güneydoğu Asya'da görülebileceğini kaydetti.
Bölgenin hem iklim hem de biyoçeşitlilik kaybı krizinden şiddetli şekilde etkilendiğini vurgulayan Torres, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bölgemiz, dünyanın doğal mirasının önemli bir bölümüne ev sahipliği yapıyor. 120 milyondan fazla insanı ve binlerce türü barındırıyor. Ancak aynı zamanda iklim krizinin en ön saflarında yer alıyoruz. Filipinler, Endonezya, Vietnam ve Myanmar gibi ülkeler, afetler ve iklim değişikliğine karşı en kırılgan ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Asya, dünya ortalamasına göre iki kat daha fazla ısınıyor. Tüm bu kırılganlığa rağmen Güneydoğu Asya, kömürün son kalesi olmaya devam ediyor ve aynı zamanda gaz ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) için yükselen bir merkez haline geliyor. Üstelik bölgede kömür ve gaz kapasitelerinin artırılması planlanıyor. Bu projelerin çoğu, koruma alanlarının, doğa koruma bölgelerinin ve kritik habitatların içinde veya tehlikeli şekilde yakınında yer alıyor.'
Torres, bölgede iklim kriziyle mücadelede daha fazla çaba gösterilmesi için çeşitli girişimler olduğuna ancak politik atmosferlerin süreçleri tıkayabildiğine değindi.
- 'ASEAN genelinde enerji üretiminin yüzde 79'u fosil yakıtlardan elde ediliyor'
Nithi Nesadurai, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerinin iklim değişikliğine karşı son derece savunmasız olmalarına karşın hala büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı oldukları ve ASEAN genelinde enerji üretiminin yüzde 79'unun fosil yakıtlardan elde edildiği bilgisini paylaştı.
Güneydoğu Asya'da sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmından da yine enerji sektörünün sorumlu olduğuna işaret eden Nesadurai, 'Bölgedeki ülkeler yenilenebilir enerjiyi artırmaya ve emisyonları azaltmaya kararlı olduklarını açıklasalar da aynı zamanda fosil yakıt üretimi ve kullanımı da artıyor. Bu durum açık bir çelişki oluşturuyor.' diye konuştu.
Bölgede temiz enerjiye geçişteki önemli engellerden birinin, teknik altyapıdaki yetersizlik olduğundan bahseden Nesadurai, mevcut enerji şebekesinin yenilenebilir enerjiyi desteklemeye uygun olmadığını, kesintili kaynakları yönetebilmek için depolama yatırımları ve büyük iyileştirmeler gerektiğini getirdi.
Nesadurai bu süreçlerin yürütülmesi esnasında adil geçiş gerekliliklerinin gözetilmesinin hayati önemde olduğunu kaydetti.
Hiroki Osada, bir Küresel Kuzey ülkesi olan Japonya'nın iklim eylemine öncülük etmesi gerektiğini belirterek, 'Ancak Japonya tam tersi şekilde enerji geçişini Güneydoğu Asya'da sekteye uğratıyor.' eleştirisinde bulundu.
Toplantıda son olarak söz alan Luke Espiritu ise Filipinler'de devam eden çalkantılı siyasi sürecin iklim eyleminin gerekliliklerini yerine getirme süreçlerini tıkadığı tespitini paylaştı.





